23 Kasım 2012 Cuma

AFYON'NUN KARAHİSARI

ÖNSÖZ : 2011 yılında Kütahya-Afyonkarahisar-Konya gezimden, Kütahya izlenimlerimi paylaşmıştım. Konya'yı çok dar zaman zarfında gezebildim. Bir kez daha  Konya'yı ziyaret edip, izlenimlerimi öylece paylaşmayı umuyorum. Kütahya'dan devamla Afyonkarahisar...
31.08.2011

      Kütahya'dan 06:40 hareket eden İç Anadolu Mavi Treni ile ayrılıyoruz. 08:30 gibi Afyon'da olacağız.  (Geziyi yaptığım tarihte Haydarpaşa-Adana arası çalışan İç Anadolu Mavi Tren'i şu an Arifiye-Adana arasında işlemektedir. Tren hergün 20:30  Arifiye hareketle 00:50 Kütahya, 02:52 Afyon, 07:05 Konya ve nihayetinde 13:42 Adana'ya varış yapmaktadır. Yine bu bölgeyi ziyaret edecekler Eskişehir-Adana hattında çalışan Toros Ekspresini, Eskişehir-Afyon Ekspresini kullanabilirler ) Gece boyu yol alan trenin yolcularının bir çoğu hala uyumakta. Askılar nevale poşetleri  ile dolu. Yolcuların birçoğu trenin ekonomik olmasından tercih etmiş çocuklu aileler. Tren genişçe bir ovada ilerlemekte. Bir taraftan daha önce Afyonkarahisar ile  ilgili almış olduğum notları, gitmek istediğim yerlere ilişkin bilgileri okuyorum. Ara ara manzaraya dalıp gidiyorum. Döğer, İhsaniye... Sabuncahisar'dan başlayan Frig Vadisi buralara kadar uzamakta. Trenimiz gecikme yaşamadan Afyon'da oluyor. Şanslıyız.

 
AFYON ALİ ÇETİNKAYA GARI
 
 
Afyon Garı; Cumhuriyetin ilk ulaştırma bakanı, Afyon'lu Ali Çetinkaya'nın adını taşır. (Ali Çetinkaya ismi son dönemde oldukça tartışılmakta. O'nun hukukçu olmadan iki dönem yürüttüğü İstiklal Mahkemeleri Reisliği sırasında yaptığı icraatlar tartışma konusudur.) Gar'ın açılışı 1939 yılıdır. 1895 yılında Bağdat Demiryolu'nun yapısı olarak inşaa edilen garın yerine yapılmıştır. Gar binasının inşaasında  Ankara Gar'nın 1/2 ölçekli planı uygulanmıştır. Gar içerisinde M.Kemal Atatürk'ün 1923 ve 1937 yıllarında yapmış olduğu Afyon gezilerini içerenen iki büyük ölçekli fotoğraf sergilenmekte.  Bir de İzmir-Uşak-Afyon hattın son istasyonu 1890 yılında yapılmış ve günümüzde kapalı olana Afyon Şehir İstasyonu şehrin diğer demiryolu yapısıdır. Bu iki istasyon arasında 1.800 mt mesafe vardır. Ne yazık ki ben diğer istasyonun varlığını çok geç öğrendiğimden (Konya'ya geçerken sabah 04:35 gibi) ziyaret imkanım olmadı. Demek ki neymiş "Gezi planları yaparken, dersimizi sıkı çalışmalıyız".  Şehir merkezine yakın olan ve Ali Çetinkaya Gar'ından bineceğiniz, dolmuş veya taksilerle kısa sürede şehrin merkezine kolaylıkla varabiliyorsunuz. Şehir merkezine vardığımızda ilk iş olarak öğretmenevinin yolunu tutuyoruz. Afyon Öğretmenevi, sıcaklığı, temizliği ve personelinin güleryüzlülüğü ile benden tam puan aldı. Şehir merkezinin dışında yer alan bol yıldızlı termal otellerde kalmaya gerek yok, şöyle temiz ve ekonomik olsun diyorsanız Afyon Öğretmenevini not edin. (  http://www.afyonogretmenevi.com/ )
AFYON ÖĞRETMENEVİ
  Öğretmenevinde çantalarımızı bırakıp şehri tanımaya başlıyoruz. İlk durağımız Kurtuluş Caddesi üzerinde bulunan Arkeoloji Müzesi oluyor. Müzede Anadolu medeniyetlerine ait birçok eser sergilenmekte. Müze görevlileriyle çay eşliğinde yaptığım sohbette;  Daha önce müzenin imaretin orada olduğu, yetersiz geldiğinden buraya taşındığını ama buranında yetmediğini, yeni modern bir müzenin yapılmakta olduğunun bilgisini verdi. Müze depolarında, sergilenen eserlerden çok daha fazlası  olduğunu öğrendim. Şehir halkının müzeye olan ilgisinden de oldukça memnundular.
 
AFYONKARAHİSAR ARKEOLOJİ MÜZESİ


İMARET CAMİİ
   Müzeden ayrılıp şehrin, çarşısına, meydanına doğru ilerliyoruz. Önümüze bir ilköğretim okulu çıkıyor bahçesinde çocuklar su içsin diye yapılan sırt sırta iki çeşme dikkatimi çekti. Birinin üzerinde "Dürüstlük Çeşmesi" diğerin de ise "İyilik Çeşmesi" yazmaktaydı. Çocukların zihninde güzel ve doğru hisleri canlı tutmada doğru bir adım. Yolumuza devam edince bir güzel camiiye varıyoruz.
İmaret Camii ya da diğer adıyla Gedik Ahmet Paşa Külliyesi. Fatih Sultan Mehmet'in sadrazamı Gedik Ahmet Paşa tarafından 1472 yılında Mimar Ayaz Ağa'ya yaptırılmıştır. İki ana kubbeli oluşu ilk göze çarpan mimari detay olmakta.  Diğer bir dış detay ise , yivli tek minaresi. Camiinin içi de zengin süslemelerle göz alıcı. Camii ve diğer yapılara (medrese, tabhane) gelir getirmesi için yapılan hamam, camiinin hemen yanında ve faal.  İmaret Camii, Afyon'un önemli kültür miraslarındandır.


İMARET HAMAMI
 

 




İmaret Camii ziyeretinden sonra her şehirde yaptığım çarşı pazar gezmelerini sıra geliyor. Afyon'un turistik tadları, sucuk, lokum ve bir de kaymak. Vitrinlerinde kangal kangal sucukların, çeşit çeşit lokum, şekerleme ve helvaların sergilendiği satıldığı dükkanlar sıra sıra. Kimi dükkanlar diğerlerine göre daha kalabalık. Müşteri kuyruğu sokağa taşmış. Çarşıdan uzaklaşıp kaleye doğru yürüdüğünüzde koruma altında bulunan tarihi evlerden oluşan bir mahalleye varıyorsunuz. Bu şehrin ilk yerleşim alanı olan Yukarıpazar Mahallesi. Restorasyon görmüş evlerle birlikte olduğu gibi kalmış evler de söz konusu.


 
Çarşı içinde görebileceğiniz diğer bir eser, Yeni Camii. Camii 1711 yılında Hacı Abdi Çavuş tarafından yaptırılmış. Tek kubbeli yapı1838 yılında yapılan onarımdan sonra Yeni Camii adıyla anılmaya başlanmış.
YENİ CAMİİ VE KALE
 

  Afyonkarahisar'ın şüphesiz en önemli gezi noktalarından biri de Sultan Divani Mevlevihane Müzesi ve Türbe Camii . Afyon mevlevihanesi Anadolu'un ilk mevlevihanelerinden biridir. Kuruluşu 13.yüzyıla dayanmaktadır. 16.yüzyılda Hz.Mevlana'nın yedinci kuşak torunu Sultan Divani zamanında mevlevilik açısından önemli bir merkez haline gelmiştir. Ahşap olan mevlivihane 1902 yılında tamamen yanmış ve 1908 yılında II.Abdulhamid döneminde tekrar inşaa edilmiştir. 2008 yılından beri de yapılan restarasyondan sonra müze olarak hizmet vermektedir. Mevlevihanelerin geleneği olan "40 hatimli şifalı aşure" günümüzde de sürdürülmektedir. Mevleviliğe dair canlandırmaları bu müzede görebilirsiniz. Aynı canlandırmalar Konya Mevlana Müzesi'inde de mevcuttur ama bir farkla, orada büyük bir kalabalıkla boğuşursunuz, buradaki gibi rahat gezip inceleyemezsiniz. Yanında bulunan Türbe Camii'nin bahçesinde mevlevi şeyhlerinin türbesi bulunmakta. Dikkate değer bir mezar ise, Namık Kemal'in annesinin mezarı. Zehra Hanım mevlivi olması kuvvetle ihtimal. Mevlevihanenin hemen karşısında AFKÜDER tarafından düzenlenmiş Mevlevi Konağında Afyon'da yaşama dair etnoğrafik kimi eşya, eser ve fotoğraflar bir araya getirilmiş. Hazır gelmişken burayı da ziyaret edebilirsiniz.
 

 
 
 
 Kaleye doğru yürüyoruz. Kaleye çıkmadan niyetimiz öncesi Ulu Camii'yi ziyaret etmek.
 Ulu Camii : Afyon Sancak Beyi Nasredüddin Hasan ( Selçuklu'nun kuvvetli veziri Sahip Ata Fahreddin Ali'nin oğlu) tarafından 1273 yılında yaptırılmıştır. Ahşaptan kırk sütun üzerinde yükselen camii bu özelliği ile Anadolu'nun nadir Selçuklu ahşap camiilerindendir. Ahşap sütunlarla ilgili diğer bir not ise, sütun başlarının farklı farlı olmasıdır. Camii  dışarıdan ,dikdörtgen plan üzerine, düz bir çatı ile örtülmüş, oldukça sade bir yapı. Dış yapısının aksine caminin içi ahşap işçiliği ile çok göz alıcı ve etkileyici. Ulu Camii'nin hemen sağıda Kaleye çıkışı gösteren yön tabelasını görmektesiniz. Tabela istikametinde ilerlemeye başlıyoruz.
 Karahisar Kalesi : Kaleyle ilgili son sözü ilk söylemek istiyorum; Kalenin üzerinde bir bayrak direği dışında herhangi bir yapı yok,.Size sunabileceği yalnızca  panoramik şehir manzarası. "Peki nedir cazibesi ?" diye soracak olursanız. Kaleye tırmanmak için göstereceğiz azim ve efor...
 Bir nevi "simurg" efsanesi. Uzun hikayedir ama kısaca; hani zorda olan kuşlar, hükümdarları simurgdan yardım dilemek için Kaf Dağı'na uçmaya başlamışlar. Yolda ki güçlüklerden, engellerden birçoğu geri dönmüş. Kaf Dağı'nı aşabilen otuz kadar kuş bakmışlar ki simurg kendileri . Simurg otuz kuş demek. Bütün mesele yol ve onun zorluklarına göğüs germede. 625 basamaklı, 226 mt boyundaki kaleye tırmanmanın başka izahı yok sanırım. İnsanoğlunun bu volkanik bir kaya kütlesine olan  ilgisinin tarihi Hititlilere kadar dayanmakta. Hitit İmparatoru II.Mürşil zamanında savunma amacıyla kullanılmış. Daha sonra Frig, Bizans ve Selçuklu dönemlerinde üzerine yapılan surlar,burçlarla daha korunaklı hale getirilerek askeri amaçla kullanılmıştır.
 
   
KENDİNE GÜVENENLER TAKİP ETSİN

 Kale dönüşü bir hamam iyi gider diye düşündük.  Sonuçta termal turizmin önemli bir noktası Afyon'dayız madem...Bilenlere "Şehirden fazlaca uzaklaşmadan nereye gidebiliriz" diye sorduk; "Ömer Kaplıcasına gidebilirsiniz" cevabını aldık. . Şehirden yaklaşık 15 km. uzaklıktaki kaplıcanın hamamında iyice bir yıkanıp, paklanıp kendimize geldik. Afyon'a gidip de kaplıcalara uğramamazlık etmeyin. Vücudunuza bu cömertliği gösterin. Madem kendinizi ödüllendiriyorsunuz, kaymaklı vişneli ekmek kadayıfını, lokumu ve artık bir şekilde sucuk yemeği ihmal etmeyin.
  Afyonkarahisar'dan bahsederken kentin Kurtuluş Savaşın'daki yerine anmadan olmaz. 26 Ağustos 1922 sabahı Afyon Kocatepe'de başlayıp  9 Eylül 1922 günü İzmir'de sona eren Büyük Taarruz'da Afyon çetin savaşlara sahne olmuştur. Şehrin çeşitli yerlerinde bulunan anıtlar, şehitlikler ve müzeyle hafızalarda canlı kalması sağlanmış.

 
  Şansımıza öğretmenevi bir düğüne misafirlik etmekteydi. O kadar yorgunuz ki hiç birşey bizi uykudan alıkoyamaz. Sabahın çok erken saatlerin de ise Konya'ya doğru yol alarak şehirden ayrıldık.
  Gezginlerin pek rotalarına dahil etmediği İç Anadolu-Ege şehri Afyon'u Akdeniz şehirlerine giderken bir mola noktası, yalnıza dinlenme tesisleri sınırlarıyla değil de kalesiyle, mevlevihanesiyle, Ulu Camiisi ile gezmenizi öneririm. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder